Zor Öğrencilerle Başa Çıkmanın Yolları
Bu yazıda zor öğrencilerle ders yönetiminde yaşanan zorlukları aşma konusunda bazı yöntemleri tartışacağız. Özellikle ergenlik dönemindeki öğrencilerin bir derse odaklanması, o dersten verim almaya yönelik faaliyetler içinde bulunması her zaman kolay olmuyor.
Geçinmesi zor öğrencilerin yetiştiği çevre ve aile ortamından kaynaklanan bazı problemler ders içindeki davranışlarına yansıyabilmektedir. 34 kişilik bir lise sınıfında dersin işlenişini zorlaştıracak öğrenci sayısı en olumsuz sınıflarda bile 5 kişiyi geçmeyecektir. Ancak bir kişinin bile dersi sabote edebileceği düşünüldüğünde bu beş öğrencinin dersi işlenmeyecek hale getirmesi aşikârdır.
Ders esnasında zorluk çıkaran öğrencilerin büyük çoğunluğu dersten umudunu kesmiş, dersin kendisi açısından herhangi bir değer taşımadığını düşünen öğrencilerdir. Öğretmen tüm öğrenciler için dersi değerli hale getirdiğinde ders işlemede karşılaştığı problemler azalacaktır. Ancak dersi tüm öğrenciler için değerli hale getirmek her zaman çok kolay değildir.
Zor öğrencileri derse katmadan onlardan dersin işleyişini bozacak davranışlardan uzak durmasını beklemek biraz saf dillik olur. Bir öğrenciyi 40 dk. boyunca bir sınıfta derse katmadan zapt etmek neredeyse imkânsızdır. Bu tür öğrencilerin başını sıraya koyup uyumalarına, cep telefonuyla oynamasına müsaade ederseniz bu belki bir çözüm olur; ancak bunun çorap söküğü gibi diğer öğrencilere de yayılacağını unutmamanız gerekecektir. Ders işlemek yerine uyunabileceğini, cep telefonuyla oynanabileceğini gören diğer öğrenciler de bundan etkilenecek ve ders işleme potansiyeline sahip öğrenciler de zamanla bu kervana katılacaktır.
Tehdit, hakaret ve şiddet bir derste huzuru sağlamanın en kolay yöntemleridir. Fakat bu yöntemlerle ders işleyen öğretmenler öğrencilerin zihninde ömür boyu silinmeyecek kötü izler bırakırlar. Öğrenciye karşı sergilenen bu tür tutumlar hem öğretmenden hem de dersten nefret edilmesine yol açar. Derste şiddet uygulayarak otorite kurmak, başka yöntemleri uygulayamayan öğretmenlerin sığınacağı bir kapıdır.
Öğrenciye karşı şiddet uygulamanın hiçbir mazereti olamaz. Eskiden veliler okula çocuklarını getirdiklerinde öğretmene “eti senin, kemiği benim” cümlesini kurarlardı. Ülkemizde yaşanan toplumsal değişim sonucu artık böyle bir anlayışa sahip pek fazla veli kalmadı. Veliler çocuklarını öğretmenin dövmeden eğitmesini istiyorlar. Dayak dışında yöntemlerin de kullanılabileceği bilincine sahipler. Öğrenci sınıf içinde illaki cezalandırılacaksa ikinci tip cezaya başvurulmalıdır.
2017 yılında öğretmenlik yapan eğitimciler olarak öğrenciyi döverek, ona hakaret ederek adam etme döneminin bittiğini anlamamız gerekiyor. Ne olursa olsun öğrenciye vurma hakkımızın olmadığını bir kural olarak benimsemeliyiz. Kesinlikle bunu bir seçenek olmaktan çıkardığınızda yaşadığınız olumsuz duruma göre farklı çözümler kafanızda oluşmaya başlıyor ve illaki bir tanesi işe yarıyor.
Her öğrencinin yetiştiği çevre, kişisel özellikleri ve psikolojisi farklıdır. Kimi öğrenci nasihatten anlar, kimi öğrenci bakışların etkisiyle kendini değiştirir. Kimi öğrenciyle birebir ilgilenmek gerekir. Bir de gerçekten kötü çevrede yetişmiş, kural tanımayan, hiçbir yöntemle yola gelmeyen öğrenciler vardır. İşte öğretmenlik mesleğinin Nirvana noktasına ulaşmış eğitimciler edindikleri tecrübelere yaslanarak bu tür öğrencileri de eğitirler.
Tecrübeli hocalara baktığımız zaman her durumda soğukkanlılıklarını koruduğunu görürüz. Birçoğunun sınıf hâkimiyeti çok iyidir. Kuralları esnetmezler ve disiplinlidirler. Her bir öğrencinin bireysel farklılıklara sahip olduklarını bilirler ve her öğrenciye karşı farklı yöntemler geliştirirler. Her zaman pozitif olup öğrencilerinize değer vererek mesleğinizi severek icra ettiğinizde zor öğrencilerin bile size karşı tutumları değişecektir.
Öğrencilerin dikkatini çekme, öğrencileri güdüleme gibi teorik bilgilerin öğrencilerle baş başa kalındığında o kadar kolay uygulanamadığını her öğretmen tecrübe etmiştir. Bu bilimsel teorileri derste pratiğe geçirebilmek epey tecrübe gerektirir. Ancak meselenin nirengi noktası burasıdır. Teorik bilgileri pratiğe geçirebilmek için bıkmadan, usanmadan, sabırla gayret göstermek gerekir.
Bir sınıfta derse girdiniz ilk saatte sınıf içi kuralları öğrencilerle birlikte belirlemek öğrencilerin kuralları sahiplenmesini ve uymasını kolaylaştıracaktır. Sınıf kurallarını birlikte koymazsanız sınıfın sizin üzerinizdeki otoritesine boyun eğmek zorunda kalırsınız. Sınıf üzerindeki etkinliğinizi yitirdiğinizde öğrencilerin maskarası konumuna düşmeniz uzun sürmeyecektir. Sınıf kurallarını öğrencilerle birlikte koyun ve bu kurallardan asla taviz vermeyin. Sınıf yönetiminde tutarsız davranışlar sergilerseniz öğrencilerin gözündeki saygınlığınızı kaybedersiniz.
Zor öğrencilere isimleriyle hitap etmek, kişiliklerini eleştirmeyip yaptıkları yanlış davranışları ortaya çıkarmak, ben dili kullanmak çok önemlidir. Öğrenciyi şahsen hedef almamak, onunla polemiğe girmemek ve ipleri kopma noktasına getirmemek gerekir. Bazı öğrenciler bilerek böyle olmasını istedikleri için tartışma çıkartırlar. Bir öğrencinin asla sinirlerinizi bozmasına izin vermeyin. Böyle bir öğrenciyle karşılaştığınız zaman derin bir nefes alarak karşınızdakinin sizden yirmi yaş küçük bir çocuk olduğunu kendinize hatırlatın.
Ders başlangıcında direkt konuya girmek yerine biraz güncel konulardan bahsederek öğrencileri derse hazırlamak gerekir. Dersin giriş kısmında yapılacak hazırlık faaliyetleri verimli bir dersin en önemli zaman dilimidir. Daha sonra 25 dakika boyunca konuyu verimli bir şekilde aktarabilirseniz mesele çözülmüş olacaktır. 40 dakikalık bir ders ortamında 25 dakika tüm öğrencilerin ilgisini toplayarak ders anlatmak yeterli bir süredir.
Sınıfta başarı sağlamış (spor-akademik..) öğrencileri mutlaka sıcağı sıcağına tebrik etmelisiniz. Başarının övüldüğü bir ortamda herkes başarılı olmak için gayret edecektir. Derse gelmeyen öğrencilere bir sonraki ders mutlaka neden derse gelmediklerini sorup geçerli mazeretlerini dikkatle dinlemeniz onlara verdiğiniz değerin göstergesi olacaktır.
Zor öğrencileri sınıf içinde eleştirmeden mümkün olduğunca görmezden gelerek ders sonrasında birebir görüşerek hatalı olan davranışlarını konuşabilirsiniz. Görmezden gelinecek davranışların ortak özelliği spontane yapılmaları ve dikkatsizlik sonucu ortaya çıkmalarıdır. Göz ardı etme, davranışın sınıf içinde ciddi etkileri olmadığında ve ders boyunca sadece bir kaç defa tekrarlandığı durumlarda yararlıdır. Bu kategorinin dışındaki olumsuz davranışları ders akışını bozmadan ders içinde çözmek gerekir.
Zor öğrenciyle birebir konuşurken aşağılamamak, ona değer verdiğini hissettirmek, sadece olumsuz davranışa odaklanmak gerekir. Sabırla yapılan rehberlik hizmeti er geç olumlu netice verecektir. Sabırlı olmanın her zaman toleranslı olmak, sürekli yumuşak davranmak ve duyarsız olmak anlamına gelmediğini bilmelisiniz. Sürekli hoşgörülü, hiç kızmayan, hataları hiç görmeyen, ders düzeninin bozulmasına ses çıkarmayan ve yüksek not veren öğretmenler öğrencilerin gözünde iyi öğretmen oluyorlar. Ancak bu öğretmenlerin ders verimlilikleri ve öğrencilerin karakter eğitimine yaptıkları katkı tartışmalıdır.
Öğrencilere karşı tatlı-sert bir tutum takınmak çoğu zaman işe yarar. Avucunuzda bulunan bir kuşu çok sıkmanız onun ölümüne, tamamen gevşek bırakmanız ise onun avucunuzdan uçup gitmesine yol açar. Ne çok otoriter ne de çok serbest bir öğretmen olmak yerine duruma göre orta bir yol tutturmak işinizi kolaylaştıracaktır. Tatlı-sert olmak öğrenciyi kendinizden nefret ettirmeden onlar üzerinde otorite kurmaktır. Otorite kurmak bazen tatlı dil ile olur, bazen etkili yaptırımlarla veya caydırıcı cezalarla olabilir.
Zor öğrencilerin sınıf içinde belli sınırları aşmamaları gerektiğini bilmeleri ve buna uygun davranmaları gerekmektedir. Bunu her zaman iyi niyetle ve tatlı sözle sağlayamayabilirsiniz. Eğitim-öğretim sürecinde şiddetin hiçbir şekilde olmaması gerekir; ancak öğrenciyi disipline etmek için bazen düşük yoğunlukta korku duygusunu yaşatmak gerekebilir. Öğrenci üzerinde bu duyguyu oluşturmak çok hassas psikolojik dengeleri gözeterek sağlanabilir ve epey tecrübe gerektirir.
Zor öğrencilerin bulunduğu sınıfta ders içi performans notlarının 100 olduğunu söyleyin. Her kim bir kuralı ihlal ederse 5 puan düşüreceğinizi belirtin. Sınıf kurallarını ihlal oranının ciddi oranda azaldığını göreceksiniz. Böylelikle not vermeyi öğrenci üzerinde etkili bir ödüllendirme aracına dönüştürebilirsiniz. Düşük not vermeyi ceza olarak kullanırsanız öğrenci dersten tamamen kopacak ve sınıf yönetimini imkânsız hale getirecektir. Sıfır alan bir öğrencinin kaybedecek bir şeyi kalmamıştır.
Sınıfta huzursuzluk çıkaran, kendine göre kahraman olmaya çalışan öğrenciyi tahtaya çıkarıp en iyi bildiği konuyu üç dakika boyunca anlatmasını söyleyin. Anlatamayacaktır. Öğretmenin sık sık sözünü kesen öğrenciyi ayağa kaldırıp bahsi geçen konuyla ilgili fikirlerini söylemesini isteyin. Konuşmaya başladığında onun sözünü kesen diğer öğrencileri görecek, başkalarının sözünün kesilmesinin ne olduğunu yakinen anlayacaktır. Bu tür doğaçlamalarla ders işleyişini zorlaştıran öğrencilere unutamayacağı deneyimler yaşatabilirsiniz.
Her türlü yolu denediğiniz halde disiplin sorunları devam eden öğrenciyi rehberlik servisine, gerekirse disiplin kuruluna sevk etmeniz en doğrusu olacaktır. Bazı öğretmenler, “ben hiçbir öğrenciyi disipline vermem, kendi işimi kendim görürüm” anlayışına sahiptir. Böyle bir anlayış işleri daha da çıkmaza sokacaktır. Bu tür olumsuz düşünceleri bir kenara bırakarak okulda bulunan kurul ve komisyonların işlemesine olanak sağlayınız. Disipline gidip ceza alan bir öğrenci ister istemez kendini sorgulayacaktır. Olayları şahsileştirip sorunları kendi yöntemlerinizle çözmeye kalkmayın. Kendi yöntemleriniz bazen kendinize zarar verebilir.
Belki en haylaz öğrenciler en çok ilgiye muhtaç öğrencilerdir. Belki sabrınızı en çok zorlayan öğrenciler en kolay düzelebilecek öğrencilerdir. Kimini taltif edip motive etmeniz, kimine hedef göstermeniz yeterli olacaktır. Eğer bir öğrencinin kafasındaki problemlere çözüm üretir, kalbindeki fırtınaları dindirirseniz o öğrenciyi kazanabilirsiniz. Etkili sınıf yönetimine sahip bir lider olarak öğrencilerin karşısına çıktınızda öğretmenliğin hiçbir meslekte olmayan tadını almaya başlayacaksınız.
Not: Bu yazı “Enderun Eğitim Yazıları Dergisi’nin” ikinci sayısında yayınlanmıştır.
bekirdilekci@hotmail.com