Eğitimde Yetenek Tespiti ve Yönlendirmenin Önemi
Yüce Allah (c.c.) her insanı farklı özelliklere göre yaratmıştır. Her insan doğuştan farklı karakterlere ve yeteneklere sahiptir. Kimi insan sakin yapılı, kimi insan enerjik, kimi insan sosyal, kimi insan ise içe dönüktür. Karakter özelliklerinin yanında bireyin yetenek özellikleri de farklılık arz eder. Kimi insanlar doğuştan resim yapma yeteneğine sahipken kimi insanlar ise müziksel becerilere sahiptir.
Hayatta kendi kendine yeten insan olmak, yaşıyor olmaktan mutluluk duymak ve bu mutluluğu çevresindeki insanlarla paylaşmak her insanın ulaşmak istediği bir hedeftir. Buna ulaşmak için de insanın meşgul olduğu işlerde başarılı olması birinci şarttır. Bir işte başarılı olmak o işi yapabilme becerisine sahip olmayı gerektirir. İyi bir okulda öğrenim görmek ve herkesin gıpta ettiği bir mesleğe sahip olmak yukarıda bahsettiğimiz amaca hizmet ettiği ölçüde önem kazanmaktadır.
Öğrencilerin kendilerini tanımaları ve potansiyellerini ortaya çıkarabilmeleri için ilgi, yetenek ve başarılı oldukları alanlar doğrultusunda bir mesleğe yönlendirilmeleri önem arz etmektedir. Yaptığı işten mutluluk duyan ve başarılı olan nesillerden oluşan ülkenin refah seviyesi artacaktır. Bunun için her öğrencinin eğitim basamaklarında sağlıklı rehberlik süreçlerine tabi tutulmaları gerekmektedir.
Eğitim sisteminin temel amacı, bireyin yetenekleriyle uyumlu bir eğitim sürecinden geçmesine imkân hazırlamaktır. Karakter ve yeteneğine uygun bir eğitim sürecinden geçen birey fark yaratacak ve başarılı biri olacaktır. Günümüzde eğitim sisteminin en önemli sorunu, öğrencileri yeteneklerine uygun şekilde yönlendirecek mekanizmalardan mahrum oluşudur.
Cari olan eğitim sistemimizde tüm öğrenciler aynı eğitim sürecinden geçirilerek aynı sınava tabi tutulmaktadırlar. Aynı eğitim süreçlerinden geçirilen bir kuştan yüzmesini beklememiz, bir balıktan uçmasını istememiz nasıl abesle iştigal ise farklı yeteneklere sahip olan öğrencilerden aynı becerileri beklememiz anormal bir durumdur. Kişilik, zekâ ve yetenek açısından birbirinden farklı öğrencilerin, bu özellikleri göz ardı edilerek standart bir eğitim sürecine dâhil edilmeleri elbette başarı getirmeyecektir.
Pedagoglar yaptıkları çalışmalarda her insanın farklı bir zeka türüne yatkın olduğunu ortaya koymuşlardır. Öğrencinin yatkın olduğu bu zeka türünün tespit edilip buna uygun bir eğitim sürecine dahil edilmesi en önemli başarı koşuludur. Sayısal, sözel, sosyal, uzamsal, müziksel, sportif gibi yetenek alanlarına sahip olan öğrenciler becerilerine uygun alanlarda eğitim aldıkları zaman daha başarılı olacaklardır.
Öğrenciler daha anaokuluna giderken yeteneklerinin keşfine yönelik çalışmalar yapılmalıdır. İlk ve ortaokulu bitiren öğrencilerin mutlaka yeteneklerine uygun bir lise eğitimi almaya başlamaları ve bu eğitimin devamı olarak üniversiteye yerleşmeleri gerekmektedir.
Pek çok örnekte gördüğümüz gibi yanlış yönlendirme sonucu bireyler yeteneklerine uygun meslekleri icra edememektedirler. Sanatçı Ferhat GÖÇER örneğinde olduğu gibi tıp doktoru olmak için yıllarını veren bir genel cerrahi uzmanı sonrasında müzik yeteneğini keşfederek müzisyenlik yapmaya başlamaktadır.
Eğer birey yeteneğine uygun bir eğitim sürecine tabi tutulmazsa devletin o kişi için harcamış olduğu maddi kaynak boşa giderken bireyin kendini gerçekleştirme düzeyine gelmesi de mümkün olmamaktadır. Öğrencilerimizi doğru şekilde yönlendirmek hem ülkemize hem de insanımıza kazandıracaktır.
Eğitimde yönlendirme görevi sadece rehber öğretmenlerin sorumluluğundaymış gibi yanlış bir algı bulunuyor. Elbette rehber öğretmenin büyük sorumluluğu vardır; ancak bu önemli süreçte veliler, diğer öğretmenler ve eğitim yöneticilerinin büyük vazifeleri bulunuyor. Bu konuda tüm taraflar üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirerek, iş birliği halinde nesillerimizi yeteneklerine uygun şekilde eğitmelidirler.
Rehberlik sürecinde yapılan bir başka yanlış, akademik seviyesi düşük öğrencilerin Meslek Liselerine yönlendirilmesidir. Böyle yapılarak her meslekte kalifiye insan gücü yok edilirken zoraki yönlendirmelerle insanlar sevmedikleri meslekleri icra etmek zorunda bırakılmaktadırlar. Meslek Liselerini daha verimli hale getirmek istiyorsak bu yanlış anlayıştan kurtularak Meslek Liselerine zihinsel ve psikomotor becerileri yüksek öğrencileri yönlendirmeliyiz.
Günümüzde çok tercih edilen bölümler kişinin yeteneğine göre değil, mezuniyet sonrası para kazandırma ihtimaline göre seçiliyor. Oysa kişi yeteneğine uygun bir mesleği icra ederse başarılı olacak ve yeterince para kazanacaktır. Başarılı olmak kişiye doyum sağlar ve kişi aynı işi tekrar yapma arzusu duyar. Buna karşılık yaptığı işlerde başarısız olan bireyler o işi tekrar yapma konusunda heveslenmezler ve o işi bir daha yapma isteği duymazlar.
ABD Illinois Üniversitesinde yapılan bir araştırmada İktisat Fakültesini kazanan 100 öğrenciye bölümü niçin tercih ettikleri soruluyor. Öğrencilerin 94’ü çok para kazanmak için bu bölümü tercih ettiklerini söylerken sadece 6 tanesi İktisat bölümünü çok sevdikleri için bölüme geldiklerini belirtiyorlar. Yıllar sonra ortaya konan araştırma sonucuna göre İktisat Fakültesinden mezun olan bu yüz öğrenciden sadece severek bölüme gelen 6 tanesinin çok para kazandıkları görülüyor.
Kişinin bir işi severek yapması maddi ve manevi başarıyı da beraberinde getirmektedir. Eğer amaç salt manada para kazanmak olacaksa bunu herhangi bir eğitim sürecine tabi olmadan da gerçekleştirmek mümkündür. Bunun için iyi bir okula gitmek veya üniversite okumak gerekmeyebilir. Ancak amaç, hayattan alınan zevki arttırmaksa bu, kişinin içinde bulunan potansiyeli ortaya çıkartacak bir rehberlikle mümkündür.
Ülkemizde yaşanan yönlendirme sorunlarından biri de iktidara gelen her hükümetin kendi siyasi anlayışı doğrultusunda eğitime yön vermek istemesidir. Bunun sonucu olarak eğitim sistemi sürekli değiştirilmiş ve istikrarlı bir eğitim modeli ortaya konulamamıştır. Bir dönem hiç öğrenci bulamayan okullar bir başka dönem popüler hale gelebilmektedir. Sık sık değiştirilen eğitim sistemine ait uygulamalar ülkemize zaman ve enerji kaybettirmektedir.
Yönlendirme için öğrenciyi fiziksel, psikolojik, sosyal, zihinsel, akademik her yönden tanımak gerekmektedir. Bunun için her öğrenci ana sınıfından itibaren ciddi bir izlenme sürecine tabi tutulmalıdır. Yönlendirmedeki asıl amaç bireyin kendisini tanımasına yardımcı olmak ve içindeki yetenekleri gün yüzüne çıkartmaktır. Bunun için eğitimin her aşamasında yeteneklerini keşfedecek ortam ve zemin oluşturulmalıdır. Hiç yüzme havuzunun olmadığı bir yerde yüzme yeteneğe sahip öğrencilerin keşfedilmesi elbette mümkün olmayacaktır.
Öğrencilerimizin yeteneklerini keşfedecek imkanların hazırlanması için eğitime daha fazla kaynak ayrılmalı, bunun için yatırımlar yapılmalıdır. Öğrencilerimizin yeteneklerine uygun şekilde eğitim almalarına harcanacak paralar daha sonra yaptığı işte fark yaratan bireyler olarak geri dönecektir. Bunun sonucunda ülkemiz insanların mesleklerini severek yaptığı, her alanda nitelikli işlerin ortaya konulduğu, müreffeh bir yer haline gelecektir.
Not: Bu yazı Enderun Eğitim Yazıları Dergisi’nin 1. sayısı için yazılmıştır.