Düşünce

Artemis ve Mavi Kelebeklerin Şahitliğinde

Bosna Hersek’te yapılan katliamlarda kurbanların cesetlerine ait kalıntıların dört ayrı toplu mezardan çıkarılması, üstü örtülen bir vahşeti deşifre etti. Katletmişler, gömmüşler sonra geri dönüp cesetleri buldozerlerle kamyonlara yükleyip farklı toplu mezarlara nakletmişler. Toplu mezarları gizlemek için üzerlerini çevrenin florasına uygun bitkilerle yeşillendirmişler. Uydulardan manyetik değişkenlik taraması yapılmasını engellemek içinse toplu mezarlara metal parçalar yerleştirmişler. Katliamın
delillerinin saklanmasında gösterilen bu özen, belki de asla fark edilemeyecek toplu mezarların bulunmasını sağlamış. Toprağın bu kadar çok eşelenmesi sonucunda cesetlerin beslediği topraktan artemisia vulgaris isimli çiçekler yeşerince, sadece bu çiçeklerle beslenen mavi kelebekler de hızla çoğalmış. Bosna Hersek’te mavi kelebekler takip edilerek 300 adet toplu mezar ortaya çıkarılmış.

Bütün dünyanın gözünün önünde gerçekleşen bu katliamın öncesi de sonrası da planlanmıştı. Müslüman nüfusu azaltmak için onları katledenler, mezarlarını saklayarak toplu bir faili meçhul operasyonu gerçekleştirmek istediler. Ama her şeyin şahidi Allah, bu şer ittifakını hilesini tabiatın en naif canlısıyla boşa çıkardı. Şehitlerin mezarlarının üzerini saran Artemisler, mavi kelebekleri davet ettiler. Toplu mezarların yeni bekçileri mavi kelebeklerdi ve şehitlerin yakınları mezarları bulana kadar nöbet yerlerini terk etmediler. Üstelik katilleri de deşifre ettiler…

Dünyada üstü örtülen her suç kim tarafından işlenirse işlensin bir gün muhakkak ortaya çıkıp suçluları zor durumda bırakacaktır. Bunun hemen ortaya çıkmaması yapanın yanına kâr kaldığını göstermez. Zira hesap gününde, bütün karartılan deliller ortaya çıkarılacak, suçlular niyetleri üzerinden tek tek deşifre edilecek ve layık oldukları cezalara çarptırılacaklardır. Üstelik hesap günü, suçun bir numaralı şahidi suçu işleyen olacaktır. Suça yataklık edenler, onu görmezden gelenler, yapmadığı halde destekleyenler tek tek hesaba çekilecek ve bunu engellemeye, üstünü örtmeye, delilleri karartmaya kimsenin gücü yetmeyecek. Suçun dünyada deşifre olması, sahibi için bir tövbe fırsatıdır. Zira cehennemdeki en küçük ceza dünyadaki cezaların tamamının toplamıyla bile kıyas edilmeyecek kadar şiddetli, dayanılmaz ve bitimsizdir.

‘Nehy-i ani’l münker’ suç oluşumunu engellemek, engellenemeyen durumlarda suça ve suçlulara tavır koymak, gerekirse hepsiyle ilişkiyi kesmektir. Bu da en azından “Emr-i bi’l ma’rûf” yani insanı doğru yola davet etmek kadar önemli görülmelidir. Yoksa üstü örtülen her suçun onu işleyenin yanına kâr kalacağını vehmettiren şeytanın igvası sürüp gidecektir. Eğer böyle olmasaydı %98’i Müslüman olduğu iddia edilen bir memlekette on dokuz bin faili meçhulden söz edilemezdi.

Dostum, ellerin, ayakların, derilerin sahipleri hakkında şahitlik edeceği, niyetlerin ortaya döküleceği, herkesin terler içinde bekleştirileceği o şiddetli gün gelmeden, Din gününün sahibi Allah’ın haram saydığı suçları işlemekten, suça destek vermekten, üstünün örtülmesine yataklık etmekten vazgeç. Suçtan ve suçlulardan ayrıl. Her hareketinin kaydedildiğini ve hiçbir suçun, suçlunun yanına kâr kalmayacağına iman et ki felaha erenlerden olasın…

O gün, yer başka yere çevrilir, gökler de (başka göklere)! Ve (herkes) Vâhid (bir olan), Kahhâr (kahredici üstünlük sâhibi) olan Allah’ın huzuruna çıkarlar! Hem o gün suçluları, zincirlerle birbirlerine bağlı kimseler olarak görürsün! Onların gömlekleri katrandandır; yüzlerini de ateş kaplar! Ki Allah, herkese kazandığının karşılığını versin! Muhakkak ki Allah, hesabı pek çabuk görendir. Bu (Kur’an), kendisiyle hem korkutulsunlar, hem O’nun ancak tek bir İlâh olduğunu bilsinler, hem de akıl sâhipleri ibret alsınlar diye insanlara bir tebliğdir.(İbrahim / 48-52)

Şevket Hüner / 12 Rebiülahir 1442

Bir cevap yazın